Archive for 2013

"Hardest Part"taki teyzeye ne oldu?



Gece gece, en sevdiğim Coldplay şarkısı olan Hardest Part'ın video klibinde yer alan ve bizi 84 yaşındaki hâliyle yaptığı dans figürleriyle büyülemeyi başaran Barbara Mosley isimli teyzemizin şu an ne yaptığını merak ettim. Ufak bir araştırma sonucunda -internette kendisiyle ilgili çok büyük bir bilgi havuzu olduğunu söyleyemem- 1996 yılında, 90 yaşındayken hayata gözlerini yumduğunu öğrendim. Huzur içinde yatsın.

19 Ekim 2013 Cumartesi
Posted by Unknown

LZ 129 Hindenburg ve Bir Devrin Sonu




LZ 129 Hindenburg bugüne kadar yapılmış en büyük hava taşıtı ünvanını taşımakta olan devasa Alman zeplininin ismi. Ayrıca havacılık alanında bir devri bitirip yeni bir devri başlatan facianın da başrol oyuncusu.



Yaklaşık 250 metrelik boyuyla dikkat çeken Hindenburg, Alman mühendisler tarafından helyum gazıyla çalışacak şekilde tasarlanmış. 1936 yılında Atlas Okyanusu'nun iki yakası arasında 10 kez yolcu getirip götürmüş. Fakat 1937 yılında New Jersey'e ilk uçuşu olacağı zaman, kıtlığı çekilen helyum gazı rezervinin büyük kısmını elinde bulunduran ABD, Nazi Almanlarına ellerindeki rezervden zeplini çalıştıracak gazı satmayı reddetmişler. Bunun üzerinee Alman Mühendisler yılmamış, "Biz bu zeplini bir şekilde uçurup, yolculuğunu tamamlatırız." demişler fakat yaptıkları ölümcül hata 36 kişinin hayatını kaybettiği bir kazaya sebebiyet vermiş. Yaptıkları hata; Helyum gazı yerine daha kolay elde edilebilen Hidrojen gazı kullanmakmuş. Yolculuğunun sonunda, New Jersey'e iniş yapmaya hazırlanırken bir anda alev alıp yere çakılan Hindenburg, bu olay sonunda zeplinlerde, yanıcı olan Hidrojen gazının kullanımını sona erdirip havacılık alanında yeni bir devri başlatmış. Her ne kadar patlamaya Hidrojen gazı neden olmuş olsa da hala hidrojen tanklarının nasıl kendi kendine alev aldığı halen bilinmemektedir.



Hindenburg'un tasarımını ve içini görmek isteyenler buraya buyursun.


Kaza da şuradan izlenebilir:


Kadınlar hakkında genelleme yapmak istemem...







Kadınlar hakkında genelleme yapmak istemem, buraya onun için gelmedim, zaten yakışık kalmaz. Fakat kadınların duygularının olmadığını söylemeliyim. Şöyle düşününce aslında erkeklerin daha romantik olduğunu göreceksiniz. "Öyle biriyle tanıştım ki, kusursuz biri! Eğer onunla birlikte olamazsam hüsrana uğrarım, yaşamak anlamsız olur. Demek istediğim o hayatımın odak noktası! İşim varmış, evim varmış. O olmadıktan sonra bunların hiçbir anlamı yok. Onunla birlikte olmalıyım. Eğer olamazsam sonum bir bekar evinde alkolik bir insana dönüşmek olacak. O noktadan sonra sokağa bile çıkamam." laflarını bir erkekten duyarsınız.

Evet, kadınlar da bu duyguları ayakkabıları için beslerler.
27 Eylül 2013 Cuma
Posted by Unknown

Wes Anderson'a göre filmlerini kim izliyor?





Charlie Rose'un programında kendisine yöneltilen "Filmlerinizi kimler izliyor?" sorusunu Wes Anderson kısaca "Outsiders" diye yanıtlıyor. Türkçe karşılığı "dışlanmış. bir gruba ait olmayan". Doğru demiş.

Gençlere vereceğiniz bir mesaj var mı?


Message to the kids - cologne / 2002

People keep saying, 'oh what would you tell younger generations'. i would tell younger generations to get angry. to get pissed off. to look around and to understand that they're being totally exploited, groomed, fattened... they eat fast food, they become fat, they become sick. they're, you know, they're not reading, they're not educating themselves, or else they're very concerned with their appearance, they are being told to get plastic surgery, or get this, or get that, wear these clothes, buy this, or you have to have this. you don't need any of that! you don't need anything! i mean i remember, you know i'm sorry to sound like 'oh back in my day...' but you know, we had a cool life. our life was hard. i mean, robert and i had a very hard life, and when i say sometimes we didn't have anything to eat, we really didn't have anything to eat. you know we'd like to get some day old bread, or water or something. but we had love, we had friendship, we had real communication. and we didn't talk to each other on cell phones, we talked to each other through our work. through trying to develop such sensitivity, through mental telepathy even, but... all of this materialism is taking you all away from each other. you know, they make us think, well we all have email and everything, we have all this technology making us more global. well in one way it's true, but in another way everyone is isolated. everyone is in their room on their computer, on their telephone, but they're not really dealing with each other in a real simple human way. i think it's really time for us all to take hold of our world, business and government has taken over the world. you know, other times it was the church, it was the.. it was always somebody taking over the world, and the people wind up having to pay the price.


Patti'den çocuklara mesaj - cologne / 2002

İnsanlar hep diyor ki "genç nesillere ne söylemek isterdin". pekala, ben genç nesillere sinirlenmelerini söylerdim, öfkelenmelerini. kafalarını kaldırıp etrafa bir bakmalarını ve nasıl suistimal edildiklerini, şekillendirildiklerini, şişmanlatıldıklarını anlamalarını söylerdim. fast food yiyorlar, şişmanlıyorlar, hastalanıyorlar. biliyorsunuz, okumuyorlar, kendilerini eğitmiyorlar, diğer taraftan da dış görünüşleriyle çok fazla ilgileniyorlar. estetik ameliyat olmaları gerektiği söyleniyor, "şunu al, bunu kullan, bu kıyafetleri git, bunu almak zorundasın" gibi şeyler dayatılıyor. bunların hiç birine ihtiyacınız yok! hiç bir şeye ihtiyacınız yok! yani dönüp baktığımda, bilirsiniz 'benim zamanımda şöyleydi' tarzı şeyler söylediğim için üzgünüm ama, bizim güzel bir hayatımız vardı. hayatlarımız zordu. robert'la benim oldukça zor bir hayatımız oldu, bazen yiyecek hiç bir şeyimiz yoktu diyorum ya hani, işte onu söylediğimde kast ettiğim şey gerçekten yiyecek hiç bir şeyimizin olmadığı. bilirsiniz, bazen bir kaç günlük ekmeği alıp yerdik, su içerdik, ve saire. ama bizim sevgimiz vardı, dostluğumuz vardı, gerçek bir iletişimimiz vardı. ve biz birbirimizle cep telefonundan konuşmazdık, birbirimizle işlerimiz kanalıyla iletişim kurardık. bir duygusallık geliştirerek, hatta mental bir telepatiyle iletişim kurardık, ama... bütün bu materyalizm sizi birbirinizden uzaklaştırıyor. biliyorsunuz, bize şöyle düşündürüyorlar 'bütün bu emaillerimiz ve sairemiz olduğu için, bu teknolojiye sahip olduğumuz için daha küreseliz.'. tamam bu bir taraftan doğru olabilir, ama diğer taraftan da herkesi kendi dünyasına kapatıyor. herkes kendi odasında, bilgisayarının başında, ve ya telefonuyla ilgileniyor, ama birbirleriyle gerçek ve basit bir insani iletişim kuramıyorlar. bence artık dünyamızın kontrolünü ele alma zamanımız geldi de geçiyor bile, ticaret ve hükumetler dünyayı ele geçirmiş durumda. biliyorsunuz, eskiden de bunu yapan kiliseydi mesela, başka güçler vardı... ama her zaman birileri dünyayı ele geçirdi, sonuçta bedelini diğer insanlar ödemek zorunda kaldı.


Alıntıhttps://eksisozluk.com/entry/34076026
26 Eylül 2013 Perşembe
Posted by Unknown

Popular Post

- Copyright © Raven Bey -Metrominimalist- Powered by Blogger - Designed by Johanes Djogan -