Posted by : Unknown 29 Ekim 2014 Çarşamba


6-7 yaşındayım... Annem elimden tutmuş, okula götürüyor beni. Pisido'ya uğruyoruz. Gün henüz ağarmamış, içerisi karanlık. Poğaça istediğimizde "Çıktı mı bir aşağıya bakayım" diye yanıt alıyoruz. Beklemeye geçmişken kafamı kaldırıyorum ve bir tablo görüyorum. Ağzım açık, tabloyu izlemeye koyuluyorum. Bir şey anladığım yok, sadece hayranlıkla bakıyorum. Saydam vücutlu kadınlar ilgimi çekiyor. Sonra duvardaki eğik asılmış çerçeveye gözüm kayıyor. Sonra yanan kitapların dumanını izliyorum. Aa tüten duman şimdi de gemiden çıkıyor. "Entre les Trous de la Memoire"nin içerisindeyim, merhaba!





(Elimdeki en yüksek çözünürlüklü haline buradan ulaşılabilir)

"Entre les Trous de la Memoire" ile tanışmam işte tam böyle oluyor. Anlamı "Hafızanın Boşlukları Arasında" olan bu tablo İsviçreli ressam Dominique Appia'nın oldukça ünlü bir eseri. 20 seneye yakın zaman geçti, hala acaba bir detay yakalar mıyım diye tabloyu incelerim.



Tabloyla ilgili izlenimlerime gelecek olursak;

Tabloyla ilgili en çok ilgimi çeken detay, zemindeki çökmeden dolayı her sene biraz daha eğilen Pisa Kule'sini içeren fotoğraf çerçevesinin eğik asılmış olması. Buradaki mesaj çok açık. Hiçbir şey mükemmel değildir ve kişinin/nesnelerin kusurları onları sevmemize engel değildir, yeter ki sevmek isteyelim.

Tabloda yer alan kadınların (bana göre ikisi de aynı kişi) cinsel organlarının bir kısmının saydam olması da bir başka detay. Bu detay, kadınların sadece cinsel obje olarak görülmesine bir tepki olabilir.

Yanan kitaplar direkt Fahrenheit 451'i getiriyor aklıma. Kitabı okuyanlar ne demek istediğimi anlayacaktır.

Kitapların bir kısmı yanarken hala okumaya devam eden kadın burada çok önemli. O kapının ardında görünen gemi ve içeri dolan su onun hayal gücü. O deniz suyu süzüle süzüle gelip o kitap yangınını söndürecek!
(Bu arada gemideki logonun ne olduğunu çok merak ediyorum)

Yorumlamakta en zorlandığım kısım ayakta duran kadını izleyen adam figürü. Geçmişinden biri olduğunu varsayıyorum en fazla. Sürekli onu izliyor, peşini bırakmıyor. Kadın ise odanın bir kısmını hayal gücünün yardımı ile doldurup seyre dalmış. Belki de elinde tuttuğu kitap o odadaki hayalleri kurmasına yardımcı oldu.

Bu tablo ile ilgili yazıya dökebildiğim düşüncelerim böyle. Her baktığımda bir şeyler yakalamaya çalışıyorum, çoğu zaman başarıyorum da.


Seneler önce bu tablonun puzzle'ını bulup büyük bir zevkle yapmıştım. Çerçeveletip duvara astığımda sürekli düzeltmeme rağmen eğri durduğunu farkettim. Bu durum beni sürekli gülümsetir.






Çözünürlük çok yüksek olmadığı için tabloda çizilmiş kütüphanedeki kitapların isimlerinin çoğu okunmuyor. Okuyabildiklerimi şöyle listeledim.
-"Decameron"
-"Symboles" isimli bir kitap (Ansiklopedi tarzı bir şey olduğunu zannediyorum)
-"En Habit de Cheval" isimli bir kitap

Dominique Appia'nın torununun dedesiyle ilgili bilgiler verdiği blog sayfasına da şuradan ulaşılabilir.


{ 8 yorum... read them below or Comment }

  1. Postu okuduktan sonra salonumda asılı olan tabloya oturup dakikalarca yeniden baktim 🙏🙏

    YanıtlaSil
  2. Aynada odanin degil gokyuzunun yansimasinin olmasi, kenarinda asili olan resim, buzullarin yerini eve yaklastikca ayni cisimdeki taşlara dönüşüyor olmasi ve bu erimeden kaynakli olarak o cepheden de eve giren su birikintisi, yerdeki kitaptaki saniyorum Hz.Isa figürü, evin ortasindaki kara kuru ve kökleri disarda olan ağaç, heykeldeki antik roma aurası, atesin şöminenin disinda yanmasi, bir gok cismine, belki gunese benzeyen uçan balonun altindaki haznedeki cicekler, ayni cephedeki pencereden gordugumuz hilal motifi, hatta parkelerin sağdan sola gittikçe sıklaşmasının bir perspektif ürünü mü yoksa bir imge mi olduğu düşüncesi dahi zihnimi meşgul ediyor. Büyü gibi bir şey

    YanıtlaSil
  3. bir de aynanin kenarinda küçük bir kadin fotoğrafi var

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aynadaki fotoğraf bi geleneksel bakış açısının bi yerlerde beyninde olduğunu barındırıyor olabilir.eskilerin de sevdiği kişilerin fotoğraflarını aynaların kenarlarına takması gibi mesela.

      Sil
  4. kadın değil cinsiyetleri yok ***

    YanıtlaSil
  5. benim bu tabloyu gördüğümde hissettiklerim ise şöyle oldu..köşeye sıkışmış kafasının boşuklarndan kurtulmaya çalışan bir kadın olduğu.hem okuyup hem yaktığı kitaplar aslında hayatında belkşde yara açmış olaylar..anılar..fedakarlıklar,hayal kırıklıkları vs.ve bunlardan kurtulmak isterken bir taraftan da sanki ders almak aynılarını tekrarlamak istemediği için son kez okuyor.ama farkındaki kapıdan içeri giren sular o ateşi söndürecek o yüzden zamanla yarışını algılatıyor.
    ayakta balona bakışı ise aslında bir umut bir güneş o balon.ve arkasında tuttuğu kitap diğerlerinden farklı olarak ince ve küçük.artık hayatına gereksiz onu üzen onu yoren gereksiz ayrıntılara yer vermek istememesinin mesajını veriyor.duvardaki ayna ise umudun bir parçası.tıpkı gökyüzüne baktığı gibi duygular içerisinde aynaya her baktığında yüzünde o umudu görmek istemesidir.çünkü normalde ayna yansıma olarak karşı duvarı yansıtmalı ama öyle değil.bu kadın umudu yerleştirmek istiyor içine..duvardaki pisa kulesinin yapısına uygun olarak eğik yerleştirilmiş tablo ise şartlara uyum sağlamak zorunda kaldığı zamanları ki belkide bunu çoğu zamn yaptığımızın mesajını veriyor.yalnız her şarta uyum sağlamaya kalkarsak tıpkı duvarda duran eğik görünümü gibi estetiği yani güzeli yakalamamaktaki zorluğu ve boşluğu da ifade ediyor sanki..kadına gizliden bakan heykel ise her zamn birilerinin ya da birinin onu eleştirmek için fırsat kollar hali gibi geldi bana.böyle olunca keşke o odaya sıkıştırdığı tüm bu düşünceler için bu ruh hali için keşke o da komple yansa diyor insan..güzel ve etkileyici bir tablo gerçekten..

    YanıtlaSil
  6. Yüksek çözünürlüklü dosya silinmiş. Yeniden yğkleyebilir misiniz?

    YanıtlaSil
  7. Tabloya şans eseri denk gelmiştim. Buradaki yüksek çözünürlüklü hali silinmiş. Çektiğim fotonun linkini bırakayım bari: https://yadi.sk/i/ai27fpz41kG79Q

    YanıtlaSil

Popular Post

- Copyright © Raven Bey -Metrominimalist- Powered by Blogger - Designed by Johanes Djogan -