Archive for 2015

Chicago Mezbahaları - Upton Sinclair


    Upton Sinclair'in kaleme aldığı Chicago Mezbahaları'nı anlatmaya nasıl başlayacağımı gerçekten bilmiyorum. Kitabın her sayfası yüzünüze öyle güçlü yumruklar savuruyor ki daha kitap bitmeden sersemlemiş hale geliyorsunuz.
    Önce kitapla tanışma hikayemden biraz bahsedeyim. Orijinal ismi "The Jungle" olan bu kitabı bana tavsiye eden insan muhabbetimiz esnasında bu kitabı okuduktan sonra bir süre dışarıda et yemekleri yiyemediğini söylemişti. Ne tür gerçekler bir insanı bu kadar etkileyebilirdi? O kadar merak ettim ki hemen okumak isteği doğdu içimde. Fakat kitabın günümüzde aktif olarak basılmadığını öğrenince biraz hayal kırıklığına uğradığımı da söylemeliyim. Yine de bir gün bir sahafta rastlarım diye kitabın ismini aklımın bir köşesine işledim.
    Tam hafızamdan kitabın varlığı silinecek gibi olmuşken Devr-i Alem Sahaf'ta 1968 baskılı May Yayınları etiketli "Chicago Mezbahaları"nı buldum ve satın alıp hemen okumaya başladım!



     Chicago Mezbahaları Litvanyalı kahramanımız Jurgis Rudkus ve ailesinin Amerikan Rüyasını gerçekleştirmeye çalışmasını konu alıyor. Her şeyi göze alarak ülkelerini geride bırakıp Amerika'ya göç etmiş bu ailenin tek bir gayesi vardır; kapitalist düzende hayatta kalabilmek! Ama bu hiç ama hiç kolay değildir. Bütün masumiyetini bu düzen içinde yavaş yavaş kaybeden Jurgis'in hikayesi okuduğum en yürek yaralayıcı hikayelerden biriydi. Upton Sinclair yapmak istediği sistem eleştirisini çok iyi romanlaştırmış. Politik kurgu türünde okuduğum ilk kitaptı, fazlasıyla tatmin oldum.

     Kitaptan biraz daha detaylı bahsedecek olursak;  kahramanımız Jurgis, Amerika'ya gelmesiyle beraber mezbahaları ile ünlü Chicago bölgesinde ailesini geçindirmek adına harıl harıl iş aramaya başlar, girdiği her kapıda tabiri caizse ne iş olursa yapacağını söyler. Ekmeğin aslanın midesinde olduğu o yıllarda Jurgis bir mezbahada kendine bir iş bulmayı zor da olsa başarır. Başlarda işini hiç sorgulama niyetinde değildir, tek derdi çalışıp ayın sonunu getirebilmek, bunun yanında başını sokabilecek bir ev satın alabilmektir. Çok ucuza çalışıyor olsa da eve ekmek götürebilmektedir. Şimdi tek eksikleri kendilerine ait bir evdir. Burada "Kira öder gibi ev sahibi olun!" ilanı yardımlarına yetişir. Her şey güzel gidiyordur, Amerikan Rüyasını gerçekleştirmişlerdir! Fakat henüz farkında varamadıkları bir şey vardır, bu düzen her birimiyle kendilerini dolandırmaya ve ellerindeki her şeyi almaya programlanmıştır. Felaketlerin ardı arkası kesilmez, Amerikan Rüyası dedikleri şey aslında sonun başlangıcıdır.

    Sinclair, kapitalizm eleştirisi yapıp sosyalizmi desteklerken bunun yanında 1900'lü yıllardaki Amerikan gıda sektörünün içler acısı halini de bütün çıplaklığı ile okuyucuya aktarmayı amaçlamış. Hatta kitap bu konuda o kadar başarılı olmuş ki  kitabın yayınlanması ile o yıllarda Amerikan gıda yasalarında değişikliklere gidilmesi bir olmuş.

   
 Kitapta mezbahalarla ilgili şöyle bir cümle geçiyor, beni derinden etkiledi:

     "Burada domuzun çığlığından başka her şeyini kullanıyorlar."



Upton Sinclair, kendi kitabının yarattığı etkiyi ise şöyle açıklar:
"I aimed for the public's heart, and by accident I hit it in the stomach." 



Kitabı orijinal dilinde okumak isterseniz  yasal olarak şuradan ulaşabilirsiniz



Solaris - Stanislaw Lem


    Solaris, yani Stanislaw Lem'in en çok bilinen bilim kurgu romanı. Benim de uzun zamandır okumak istediğim, belki de doğru zamanı beklediğim bir kitaptı. Doğru zaman geldi, az önce ben de bu kültleşmiş psikolojik bilim kurgu romanını ağzım açık bir şekilde bitirmiş bulundum.
    Stanislaw Lem romanlarını çok seviyorum. Kendisinin kitaplarını bitirdiğinizde sofradan tok kalktığınızı hissedebiliyorsunuz. Olaylardan çok altlarında yatan fikirlerle ilgileniyorsanız emin olun bu kitap da size göre.
    

      

   Solaris tahmin edebileceğiniz üzere yine keşfedilmeyi bekleyen bir gezegendir. Dünyadan çok farklı yapıya sahip olan Solaris'i farklı kılan gezegenin bir okyanustan oluşması ve bu okyanusun aslında bir bilinçli bir organizma olmasıdır. Solaris, üzerinde yaşayan yabancılara karşı kelimenin tam anlamıyla bir psikolojik savaş açmaktadır. İnsanların hafızalarını kullanarak geçmişleriyle yüzleşmesine neden olan Solaris bu süreçten senelerce hep galip gelmiştir. 

    Kitaptaki kahramanımız Kevin, gezegeni inceleme göreviyle Solaris'e gönderilen bilim adamlarından sadece bir tanesidir. Gezegendeki daha ilk günlerinde bir şeylerin ters gittiğinin farkına varır. Zamanla o da Solaris tarafından sınanmaya başlanır, konu mankeni olarak da ölmüş karısı kullanılır. Kevin'ın zihni Solaris'le savaşmaya başlar. Bu psikolojik savaştan kim galip çıkacaktır?

    Kitabın konusuna baktığımızda klasik bir keşfedilmemiş gezegen ile karşılaşıyoruz, kabul ediyorum. Ama Solaris'in içine girdikçe aslında olay gezegenlikten çıkıyor, insanoğlunun içselliğine kayıyor. Lem bize yine bol bol soru sorduruyor, cevabını yine bizim vermemizi istiyor. Daha fazla detaylandırmak yerine ben biraz daha kitap üzerine düşüneceğim.

     İyi okumalar!





Aden - Stanislaw Lem


   Stanislaw Lem'in Gelecekbilim Kongresi isimli kitabının konusunu okuduğumda kitabı bir hayli merak edip hemen kitapçıya koşmuştum. Fakat İletişim Yayınları'nın kitabı artık basmadığını öğrenip sahafların yolunu tutsam da kitabın fiziksel kopyasını hiçbir şekilde bulamadım. Netteki haykırışlarıma kulak veren insanlar sayesinde e-kitap formatı bana ulaştırıldı, fakat en büyük hayalim bu kitabın fiziksel halini okumaktı, ne yalan söyleyeyim.

   Sağ olsun, Cem Yayınevi geçenlerde kitabı oldukça kötü bir kapakla ve birçok yazım hatası ile bastı, bana da kitabı hazmetmek kaldı. Kitapla olan deneyeyim müthişti, türü önemli değil, düşündüren kitaplar her zaman favorim olmuştur. Bu kitap da bunu fazlasıyla başarmıştı. Hemen yazarın diğer kitaplarını okumalıydım!
   
   İşte Gelecekbilim Kongresi'nden sonra okuduğum ikinci Lem kitabı olan "İletişim" etiketli Aden'le tanışma hikayem böyle oldu!


Kitaptan kısaca bahsedecek olursam;

     Bir gezegene zorunlu iniş yapan uzay gemimiz altı kişilik bir mürettebattan oluşmaktadır. Farklı uzmanlık alanına sahip bu kişiler bir yandan gezegen yüzeyine çakılan uzay gemilerini tamir edip bir an önce Aden'i terketmek istiyor olsalar da meraklarına yenik düşüp gezegeni keşfetme amacını da edinmişlerdir.
     Keşiflere büyük bir hızla başlayan ekibimiz gezegende karşılaştıkları şeylere hiçbir anlam veremezler. İnsanlara hiç benzemeyen ve anlamsızca birbirlerini katleden gezegen yerlileri, toplu mezarlar, kendi başına çalışan ve ne ürettiği belli olmayan fabrikalar vs. bilinmezliklerle doludur. Gezegende yer alan medeniyet kendilerininkine çok uzak ve soru işaretleriyle dolu olduğu çok açıktır. 

    Aden'i anlamak için bölge halkından biriyle bir şekilde iletişime geçmeleri şarttır!


Kişisel fikrim kitabın kesinlikle okuması gerektiği yönünde. Bilinmezliklerle dolu bir gezegeni ekip ile siz de keşfedip anlamaya çalışıyorsunuz. Ama klasik bir merak-sonuç ilişkisi bazlı heyecan dolu bir hikaye bekliyorsanız kitaba hiç yaklaşmayın. Kitapta yoğun bir şekilde tasvir var, çok ciddiyim. Kimi okuyucuyu sıkacağından eminim. Böyle ufak bir uyarı da yapmış olalım. Okuyacak olan varsa, iyi okumalar!

Kitabın yayınevi sayfasına şuradan ulaşabilir, kitaptan bir bölümü okuyabilirsiniz.

Ben şimdi uzay gemime atlayıp Lem'in diğer kitaplarını keşfetmeye devam edeceğim!





   







Popular Post

- Copyright © Raven Bey -Metrominimalist- Powered by Blogger - Designed by Johanes Djogan -